top of page

ÇOCUK EĞİTİMİNDE HAYVANLARIN ÖNEMİ

Geçtiğimiz günlerde, İl Emniyet Müdürlüğünün yukarı Talas’taki Atlı Polis Eğitim Merkezinin açılış programında idik. Belki de seçim sonrası ilk anlamlı program oluşu sebebiyle, hemen hemen şehrimizin bütün siyasîlerinin katıldığı bu programda, Emniyetimizin ev sahipliğinde hayırseverlerimiz tarafından engelli vatandaşlarımıza tekerlekli sandalye dağıtımı yapıldı. Ben de, Kayserimiz için büyük şans sevgili Emniyet Müdürümüz İbrahim Kulular’ın isteği ile “Özellikle dezavantajlı çocukların eğitimlerinde hayvan sevgisinin önemi” konulu farklı bir konuşma yaptım. Bu konu, böylesine siyasî ağırlıklı bir ortamda bazılarına biraz garip gelmiş olabilir; ama toplum hayatı ve ülkemizin yarınları açısından oldukça büyük önem arz etmektedir.

Bildiğiniz gibi, “dezavantajlı” dediğimiz çocuklar, daha çok ailevî travma yaşamış, anne-baba sevgisini yeterince görmemiş, yalnızlık, nefret ve korku duyguları içinde kalmış, önemli bir kısmı uyuşturucu bağımlısı olan, toplumun başına her an bela olma potansiyeli taşıyan çocuklardır. İhmal edildikleri takdirde hiçbir kural tanımazlar ve suça bulaşma ihtimalleri yüksektir bunların. Emniyetimiz büyük bir sorumluluk anlayışı ile bu yönde “Bataklığı kurutmak” için büyük bir çaba içindedir. Şehrimizde, daha önce yaklaşık 2000 dezavantajlı kabul edilen çocuğu “taekwondo” takımı oluşturarak topluma kazandırmışlar, onları sahiplenerek yanlış yola sapmalarını önlemişlerdir. Atlı Polis Eğitim Merkezinde atlı polislerin de eğitimleri yapılacak olmakla birlikte, bu sıkıntılı çocukları atlarla buluşturarak güzel bir hizmete de vesile olacaklar inşallah.

Atlar, köpekler gibi evcil hayvanların çocuklar üzerinde ne mükemmel etkiler bıraktıkları bilinmektedir. Bu durum, bilimsel çalışmalarla da tespit edilmiştir. Köpek, kedi veya bir atı olan çocukların daha lider şahsiyetli yetiştikleri bilinmektedir. 25 dakika evcil bir hayvanla vakit geçiren yetişkinlerde ise, sevgi ve mutluluk hormonu olan oksitosinin %25 oranında daha fazla salgılandığı bilimsel olarak gözlemlenmiştir. Bu durumdaki bir kişide kan basıncının (tansiyon) düştüğü, insanların sakinleştikleri ve depresyondan kurtuldukları tespit edilmiştir. Bunun çocuklardaki yansımasını bir düşünün; hiçbir sözüne itiraz etmeyen, daima dostane ve samimi olan hayvanlar, sıkıntılı ve yalnızlık psikolojisi içindeki çocuklar için tam bir dost olarak kabul edilmekte ve dolayısıyla nefret, korku ve şiddet eğilimlerini tedavi etmektedirler.

Hayvanlarla yapılan tedavi çalışmalarına (veya eğitime) daha farklı örnekler verebiliriz. Bizzat okullarımızda uyguladığımız ve sonuçlarına şahit olduğum, tavşan ve ipek böceğiyle de aynı faydalar elde edilebilmektedir. Sınıfında başa çıkamadığı ve yerinde duramayan hiperaktif çocukların olduğu bir öğretmenimiz, sınıfa bir gün iki tavşan yavrusu getirir. Çocuklar tavşanları çok severler. Öğretmen onlara “Tavşanlar gürültüden hiç hoşlanmazlar, eğer gürültü olursa, hasta olabilirler, hatta ölebilirler.” der. Bunun üzerine çocukların birbirlerini ikaz ettiklerini, koşmamaya ve ufak bir ses bile çıkartmamaya özen gösterdiklerini görür. Bir nevi kendi kendilerine nefs terbiyesi yapmaya başlarlar. Çocuklarının bu halleri aileleri bile çok etkilemiş ve mutlu etmiştir. Yine okulumuzda çocukların ipek böceğinin gelişimine bizzat şahit olmaları ise ayrı güzelliktedir. Küçücük bir böceğe bile merhametle ve şefkatle yaklaşmaları, ölmemesi için aşırı çaba göstermeleri, çocukların bu insani duygularla yetişmelerine sebep olmaktadır. Çocukların bu tür eğitimlerinde sonuç daima mükemmel olmaktadır.

Hayvanlarla yakın dostluk yapan çocukların daha sabırlı ve sevecen oldukları, nefret ve korku duygularını üzerlerinden attıkları, ben merkezci (narsist) anlayıştan uzaklaştıkları ve başkalarına karşı empati kurabildikleri, dolayısıyla paylaşımcı ve sorumluluk sahibi oldukları görülmektedir. En önemlisi de şefkat ve merhameti öğrenmektedirler. Bu özelliklere sahip olan çocuklar ise, ne kadar sıkıntılı ortamda, olumsuz şartlarda yetişmiş olsalar da canilikten, şiddet eğiliminden uzaklaşmaktadırlar. Bu, toplum için çok büyük bir kazanç değil mi?

Günümüzde çocukları şiddete ve yanlış yollara yönlendiren o kadar çok etken var ki. Haberler, filmler, diziler, gazeteler ve internet… Her gün yayınlanan canilik ve tecavüz haberleri, çeşit çeşit şiddetin sergilendiği internet sayfaları, her türlü kirli ilişkinin gösterildiği diziler… Denetimsiz halleriyle, çocukların psikolojileri üzerinde adeta bir afet etkisi yapabiliyorlar. Dolayısıyla artık sokağa gitmelerine bile gerek yok, evlerimizi bile çocuklarımız için bataklığa çeviriyoruz. Güvenlik güçleri canilerle ve teröristlerle canları pahasına uğraşırlarken, biz yeni ve daha çok terörist yetiştirecek ortamlar hazırlıyoruz. Veya bu ortamlara karşı da sessiz ve müdahalesiz kalıyoruz.

Sanmayın ki, çocuk istismarlarında ve teröre bulaşan çocuklarda bizim bir günahımız yok. Bu toplumda yaşıyorsak çocuklarımıza karşı hepimiz vebal altındayız dostlar. Çevremizdeki çocuklarımıza sahip çıkarak ve belki çok daha dikkatli alternatif çalışmalar üreterek bütün bu zararlı etkileri kontrol altına alabiliriz. İşte Kayseri Emniyetimiz bu yönde kendi üzerine düşeni fazlasıyla yapmaya çalışıyor. Tebrik ederim. Allah razı olsun.

Ama gözünü kırpmadan yüzbinlerce masum insanı bir bombayla katledebilen canilerin olduğu bugünün dünyasında gelecekten endişe duymakta haklıyız. Bu yüzden herkes de üzerine düşeni hakkıyla yapmalıdır. Her şeyden önce, dünyamızın “SEVGİ, ŞEFKAT VE MERHAMET” temelli bir eğitim anlayışına ihtiyacı var. İnsanlardaki cani ruhu yok edecek en kuvvetli duygu merhamet ve şefkattir. Psikolog ve psikiyatristlere göre, böyle bir eğitimin en kestirme yolu gerek ailede, gerekse farklı eğitim ortamlarında çocuklara sevgiyle yaklaşmak ve onları doğal hayatla ve hayvanlarla buluşturmaktır. İnanın bu doğal çevre onları tedavi edecektir.

Ne kadar laf etsek olmuyor; gerçek manada milliyetçilik de, vatanseverlik de, Müslümanlık da, hatta insanlık da bölgemizdeki bütün dezavantajlı çocuklara sahip çıkmaktan geçiyor. Yoksa hakkın huzurunda kimse kendini kurtaramaz. Çocuklarımız için derhal harekete geçelim. Bu ikazım önce kendime…


Op. Dr. Kemal TEKDEN

TÜZDEV Genel Başkanı

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page